Tezgâhın üzerindeki kasede bir araya gelmişlerdi. Mercimekcan, etrafındaki genç ve heyecanlı mercimek tanelerine gülümsüyordu. Havuçhanım, parlak turuncu rengiyle neşe saçarken, Soğancan köşede gözlerini hafifçe yaşartıyordu. Mercimekcan: Sevgili genç dostlarım, bugün bizim için yeni bir yolculuk başlıyor. Birlikte sıcak ve şifa dolu bir lezzete dönüşeceğiz. Havuçhanım: (Zıplayarak) Oley! Ben sıcak suda yüzmeyi çok severim! Hem rengimi de daha güzel gösterir. Soğancan: (Hıçkırarak) Ama... ama beni doğrayacaklar... Gözlerim çok yanacak... Mercimekcan: Üzülme Soğancan. Biliyorum senin için zor ama unutma, o keskin bıçaklar sayesinde hep birlikte harika bir uyum yakalayacağız. Lezzetimiz birbirine karışacak ve ortaya bambaşka bir tat çıkacak. Tam o sırada, nazik bir el kaseyi aldı ve onları tezgâha doğru götürdü. Önce Havuçhanım ve Soğancan dikkatlice yıkandı ve küçük küçük doğrandılar. Soğancan'ın birkaç damla gözyaşı dökmesine rağmen, diğerleri ona destek olmaya çalıştı. Ardından Me...