Bir zamanlar, uzak diyarlarda, eski bir konağın loş ışıklı mutfağında, gizemli bir tarif fısıldanırmış. Bu tarif, sıradan bir yemeğin ötesinde, her bir malzemesiyle ayrı bir karakteri canlandıran, her pişirme adım ii ıyla yeni bir sayfa açılan bir roman gibiydi adeta. Tavuk sote Kahramanımız, taptaze tavuk parçaları... Onlar, romanın ilk sayfalarındaki merak uyandıran karakterler gibi, henüz maceranın başındalar. Yanlarına, bilge bir ihtiyar gibi, kat kat sırları olan soğan eşlik ediyor. Keskin zekası ve nüktedanlığıyla tanınan sarımsak da bu gizemli öyküde önemli bir rol üstleniyor. Renkleriyle adeta birer edebi betimleme sunan biberler geliyor sonra... Yeşil, umudu ve tazeliği; kırmızı, tutkuyu ve heyecanı temsil ediyor. Domates ise, olgunluğu ve tatlılığıyla, romanın duygusal derinliğini artırıyor. Ve olay örgüsü başlıyor... Zeytinyağı, tıpkı romanın akıcı dili gibi, tavanın yüzeyinde usulca yayılıyor. İlk cümle kuruluyor: Tavuklar, sıcaklıkla tanışıyor ve hafif bir fısıltıyla pişme...
Yorumlar